Gazeteci Murat Ehil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta düzenlenecek seçimin sonucunda koltuğunu müdafaası halinde Hazine ve Maliye Bakanlığı’nda yapılacak ‘değişikliği’ bugünkü köşesine taşıdı.
Yetkinreport’taki yazısında Murat Ehil, Nureddin Nebati’ye verilmeyeceğinin aşikâr olduğunu söyleyen Ehil, kulislerde konuşulan başka isimlerin de daha evvel denendiğinin altını çizdi.
Yetkin’in yazısından ilgili kısım şöyle:
“Erdoğan (Deva lideri Ali Babacan’a göre) Hazine’ye bakarken aylarca randevu vermediği, bakanlıktan alıp meydanlarda yuhalattığı Mehmet Şimşek’ten -bildiğimiz kadarıyla- iki sefer ret karşılığı aldı. Şimşek ‘işlerinin yoğunluğunu’ münasebet gösterip gittiği halde AK Parti kaynaklarının hala ‘ama bize yardım edecek’ dediğine bakılırsa, hala da Şimşek’ten umudunu kesmiş değil.
Erdoğan ve ‘evet efendimcileri’ zannediyor ki, Londra sermaye etraflarıyla bağlantıda olan Şimşek’i takımına dahil ederse, kendi idaresindeki Türkiye hakkında gereğince bilgiye sahip olan milletlerarası sermaye bir anda Türkiye’nin ‘ortodoks’ siyasete döndüğünü düşünecek.”
Yetkin, Ankara’da konuşulan ‘yedek isimleri’ de mercek altına aldı.
“Örneğin damadı Berat Albayrak’tan sonra misyona getirip aldığı Lütfü Elvan. Örneğin daha evvel bakanlık yapmış olan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Cevdet Yılmaz. Örneğin ‘sözümden çıkmıyor’ diye takdir ettiği Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu.”
Hepsinin daha evvel denenmiş isimler olduğunun altını çizen Ehil, Erdoğan’ın yeni isim üretemediğini söyledi; “Ekonominin başına kimi getirirse getirsin dümende kendisinin olacağı, ince ayarlarla mevcut iktisat siyasetine devam edeceği belli” sözünü kullandığı yazısında şunları kaydetti:
“İnsanın aklına geliyor doğrusu: Erdoğan neden daima denenmiş isimlerde ısrar ediyor da Beştepe’deki iktisat baş danışmanlarından örneğin Yiğit Bulut ya da Cemil Ertem’den üzere isimlerden bakan olarak yararlanmayı düşünmüyor? Ya da şimdiye dek bakanlık misyonlarını reddetmiş Erişah Arıcan’dan?
Millet İttifakı iktisat takımında yer alan DEVA Partili Burak Dalgın, ‘Kılıçdaroğlu’nun değişik görüş, alan ve tecrübelerden gelen bu türlü bir kadroyu bir ortaya getirebilmiş olması bile’ diyor; ‘Seçimi daha kazanmadan bile elde edilmiş bir kazanımdır.’ (…)” (KAYNAK)